17 Ekim 2010 Pazar

Çetele...

Son zamanlarda kitaplara saldırdım iyice.Ders çalışmak varken oku babam oku.bir hafta içerisinde okudğum kitapların yorumları karşınızda efenim:


Kütüphanede gezinirken rastladım kendisine.Tamamen bir arkadaşımın içinde bulunduğu haleti ruhiye ile alındı raftan.Birde hepimizde vardır y o doğru adamı bulmak, o noktada cezbetti.Aslında basit olduğu belliydi lakin bir umut dedim.Kitapta uslup falan hak getire.Oldukça basit ,günlük bir anlatım.Şiirsel bir söylem beklemiyordum lakin bu kadarıda fazla basit kaçtı.Konuya gelince genç,güzel seksi hatun kişisi yine genç,yakışıklı esasoğlan kişisine aşık olur,birilikte olur.Esasoğlan aslında bildiğin sübyandır daha ama kadının bundan haberi yoktur.Kızcağızımızın hamile kalması ile olaylar türk filmi kıvamına gelir.Sonra işte olgun sorumluluk sahibi ikişiyle karşılaşılır ve denir ki iyi ki yanlış adama rastladım yoksa doğruyu nerden bulacaktım. Bende hadi ordan diyerek ikinci kitaba geçiyorum.


Kitap ortadoğu sorunu üzerine yarı roman yarı belgesel kıvamında hoş bir eser.Hayatları aynı evde kesişen bir yahudi ile bir Filistinli'nin savaşa,barışa bakış açıları dile getirilmiş.Aynı zamanda israil-Filistin sorunun tarihsel sürecinede kaynaklık etmekte.Okudukça kitabı İsraillere kızsamda geçmişte yaşadıkları da akıllara geliyor.Ve okudukça hissettimki bu sevdadan(savaştan) vazgeçmeye niyetleri yok hiçbir şekilde.Evinden yurdundan atışmış nice Filistinin vatan hasretini hissettim içimde.Taş atan bir çocuk gibi okudukça elimde taşlar biriktirdim.


Ve karşımızda meşhurr Hayvan Çiftliği.Kitabın siyasi içeriğini bilmeden okumuş olsaydım,alt başlığında belirttiği gibi cidden masal tadında okunabilirdi.Gerçi alt başlık bir peri masalı şeklinde ama peri kısmı ironi oluşturmak adına konuşmuş diye düşünüyorum.Stalin rejimine,devrime,devrim sonrası yaşanan bayağılıklara değinen,eşeltiren oldukça akılda kalıcı bir roman.Öyle yok işte manifestolar şunlar bunlar yerine çok basitce dile getirmiş eleştirisini ve oldukçada etkili olmuş bu yöntem.Stalin'i bir domuz olarak kaleme alması,İngiltereyi çıkarcı çiftlik sahibi olarak yermesi beni pek neşelendirdi.Birçok eleştirmeninde değindiği gibi en etkili kısmı ise son sözü oldu.İnsanlarla domuzların artıkk arıştırılır hale geldiğini,gitgide birbirlerine benzediklerini vurucu bir şekilde belirtmiş sevgili Orwell.Romanı okurken ara ara karşınıza çıkacak olan resimleri de ben pek sevdim açıkcası.Basit bir yöntemle,dille çok şey anlatan,çok keyifli ,çokta düşündürücü şahane bir romandı.Başlarda tepki gösterip okumamıştım.Önyargı oluşur bende herkesin elindeki kitaplara karşın ama sıraya 1984'ü koydum bile.

Film anlatır gibi kitap anlatırkende herşeyi anlatmak istemiyorum.Diliyorumki gizemli kalsın,okuyan kendince yorumlasın.İyi okumalar efenim

1 yorum:

  1. 1984 de iyi bir kitap lakin h.çiftliği daha ağır basıyor. daha etkili daha vurucu.

    YanıtlaSil